Ülkemizin en iyi genç piyanistleri arasında yer alan Çan Çakmur 20 Aralık’ta Antalya Piyano Festivali’nde konser verecek.
Birçok yarışmada ülkemizi temsil eden ve gururlandıran Çakmur, en son dünyanın en önemli yarışmalarından biri olan Hamamatsu Uluslararası Piyano Yarışması’nda; sergilediği performans ile 400 yarışmacıyı geride bırakarak birinci oldu. Can Çakmur’a ayrıca Oda Müziği Birincilik Ödülü ile Mayor Of Sapporo ödülü de verildi.
Çakmur ile müzik yolculuğunu konuştuk.
- Piyano tutkunuz nasıl başladı?
Çok küçük yaşlarımda ailem sanatsal yönümün kuvvetli olduğunu düşünerek beni piyanoya yönlendirmiş. Ben de 4 yaşımdan beri piyanoyla, notalarla, konservatuvarla iç içe büyüdüm. 9-10 yaşlarına geldiğimde ise kendimi daha iyi bir şekilde dinlemeye başladım. Piyanoda çalmak istediğim eserleri güzel çalabildiğimi fark ettiğimde yavaş yavaş sevgim ve ilgim arttı, yıllar içinde bu bağ çok kuvvetlendi. Şimdi ise piyano benim hayatımın en önemli ve vazgeçilmez parçası.
- Birçok ödüle değer görüldünüz, piyano denildiğinde akla gelen ilk genç piyanistlerdensiniz, bu başarınızı neye bağlıyorsunuz?
Çok severek ve özveriyle yapılan her işte olduğu gibi piyanoda da başarılı olunabileceğine inanıyorum. Ben severek ve sürekli bir disiplinle çalışmalarımı sürdürüyorum. Bunun sonucunda başarılı olduğuma inanıyorum. Kazandığım ödülleri amacım olarak değil; beni, ilerleyen yaşlarımda elde etmeyi umduğum birçok başarıya hazırlayacak birer araç olarak görüyorum. Deneyim kazanmak genç bir müzisyen için çok önemli. Ben de deneyim kazandıkça kendimi geliştiriyorum ve bu sayede seyirci ile aramda bir bağ oluşabiliyor.
- ‘Doğuştan yetenekli’ bu tanımlamaya katılıyor musunuz?
Yetenek, bir kişinin belirli bir alanda doğuştan gelen potansiyel kabiliyetidir. Piyanoyu iyi çalmak için bazı kişilerin doğuştan gelen bu kabiliyeti diğerlerine göre fazla olabilir, gözle görülür, anlaşılır bir fark yaratabilir. Evet, doğuştan gelen bir yetenekten söz edebiliriz ancak bence bu yetenek hiçbir zaman tek başına bir anlam ifade etmez. Yeteneğin anlaşılması, ortaya çıkarılması ve sonrasında ise bilinçli ve istikrarlı bir çalışmayla birleşmesi sonucunda bir anlam kazanır, başarı gelir.
- Antalya Piyano Festivali’nde konser vereceksiniz, repertuvarınızı nasıl belirliyorsunuz?
Evet, bu konser için çok heyecanlıyım. Antalya Piyano Festivali’nde vereceğim solo konserin repertuvarını belirlerken öncelikle benim bir piyanist olarak çalmayı çok sevdiğim eserleri bu repetuvara eklemeye özen gösterdim. Ayrıca uzun zamandır çaldığım ve seyircinin de dinlerken keyif alacağını düşündüğüm Chopin ve Beethoven’dan da eserler ekleyerek güzel bir repertuvar oluşturdum. 20 Aralık akşamı Antalya seyircisiyle buluşmayı sabırsızlıkla bekliyorum.
‘SANATA VE SANATÇIYA DESTEK ARTMALI!’
- Ülkemizde sizce sanata ya da sanatçıya yeteri kadar değer veriliyor mu?
Yeteri kadardan herkesin anladığı elbette başka olabilir ama bence sanata ayrılan kaynak konusundan ilerlersek belki daha net bazı şeyler görülebilir. Özel kuruluşlar anlamında da sanatı ve özellikle genç sanatçıları destekleyen, burs olanakları yaratan, eğitimleri için birtakım programlar ve burs fonları oluşturan birçok kurum ve kuruluş var. Umarım yakın zamanda sanata ve sanatçıya verilen destek, yaratılan imkânlar çok daha fazla artar.
‘100. YILI KUTLAMAKTAN GURURLUYUM…’
- Cumhuriyetimizin 100. yılı ve Atatürk ile ilgili neler söylemek istersin?
Çok zor şartlarda büyük bir bağımsızlık mücadelesinin ardından kurulan Cumhuriyet bir medeniyet ve insan onuruna yakışan bir yaşam projesi. 100. yılını kutlamaktan çok mutlu ve guruluyum. Cumhuriyeti bize armağan eden Atatürk ve arkadaşlarını saygı, rahmet ve büyük bir minnetle anıyorum. Cumhuriyetimizin 100. yılında ve ilerleyen yıllarda Atatürk ‘ün ülkeyi emanet ettiği gençler olarak umuyorum ve biliyorum ki başarılarımızla her alanda ülkemizi gururlandırmaya devam edeceğiz.
- Atatürk’ün klasik müzik tercihlerini biliyor musunuz? Hangi eserleri dinlemeyi tercih edermiş?
Atatürk’ün Batı müziği konusunda operaya daha düşkün olduğu anlatılıyor ancak Bach ve Chopin’in eserlerini de sevdiğini biliyorum.
‘YORUMUNA GÜVENDİĞİM İSİMLER…’
- Siz hangi eserleri hangi sanatçıdan dinlemeyi tercih ediyorsunuz?
Ben özellikle o sırada üzerinde çalıştığım eserleri yorumuna güvendiğim ve beğendiğim pek çok farklı sanatçıdan dinliyorum. İcrasını çoğu zaman en çok beğendiklerim: Nikolai Lugansky, Arturo Benedetti Michelangeli, Emil Gilels, Evgeny Kissin, Daniel Barenboim.
- ‘Türkiye’de klasik müzik’ başlığını açar mısınız?
Türkiye’de klasik müziğin Osmanlı’ya uzanan uzun bir geçmişi var. Ben genel bir değerlendirme yapmak için fazla gencim ama bence seyirci çok ilgili ve her geçen gün klasik müziğe ilgi artıyor. Ancak bu ilgiye cevap verecek yeterli altyapı, salon konusunda iyileştirmeler yapılabilir.